Bireysel Gelişim

KÜÇÜK ADIMLAR, BÜYÜK HEDEFLER

Alışkanlıklarınıza Liderlik Ederek Başarıya Ulaşın

“Düşünceler amaçları doğurur. Amaçlar eyleme dönüşür. Eylemler alışkanlıkları oluşturur. Alışkanlıklar da karakterimizi belirleyerek kaderimizi tayin eder.”

Dünyaca ünlü masal yazarı Hans C. Andersen, alışkanlıkların hayatımızdaki önemini böyle çarpıcı biçimde özetliyor.

Kendinizi nasıl tanımlarsınız? Yetenekli, öz farkındalık sahibi, deneyim sahibi, gelişime açık? Belki birkaç tane de değiştirmek istediğiniz özelliğiniz vardır. Peki, sizi tanımlayan bütün bu özellikleri nasıl elde ettiniz? Tabii ki deneyim ve farkındalıklarınızın süzgecinden geçirdiğiniz davranışlarınızı alışkanlıklarınız yaparak…  Bu da bizi ilk cümlemize götürüyor: Kişiliğin alışkanlıklarını, alışkanlıkların da hayatını oluşturur. Ancak alışkanlıklarına liderlik edebilenler hayatının kontrolünü elinde tutabilir.

Nedir bu “alışkanlık” dediğimiz şey?

American Journal of Psychology, alışkanlık kavramının tanımını “Zihinsel bir deneyimin önceki tekrarları yoluyla edinilen az çok sabit bir düşünme, istek veya duygu” olarak yapıyor. Alışkanlıkların en ortak özelliği belli bir zamandan sonra otomatikleşmesi yani duygu ve düşünceden bağımsızlaşması… Diyelim ki her sabah uyandığınızda bir fincan kahve içiyorsunuz. Bir süre sonra sabah kahvenizi otomatik olarak içtiğinizi fark edeceksiniz.  İşte bu, alışkanlığa tipik bir örnek. Bir an durup sabahları neden kahve içtiğimizi düşünürsek nereye varırız? Birkaç farklı cevap da olabilir elbette ama genel olarak sabah kendimizi daha uyanık ve dinç hissetmek istediğimiz için güne kahveyle başlama alışkanlığı geliştiririz. Yani alışkanlığın bir adım gerisinde ihtiyaç duruyor. Alışkanlığın bir adım ilerisinde ise ihtiyacın karşılanması, yani ödüllendirilmek var. Uyanık ve dinç olma ihtiyacınızı kahve içerek gerçekleştirdiniz. Tebrikler, nur topu gibi bir otomatik davranış geliştirdiniz.

Beynin konfor alanı: Alışkanlıklar

Alışkanlıkların iyi ya da kötü olarak sınıflandırabilmek için kişi üzerindeki etkilerine bakmak gerekiyor. Beynimiz rutinleri sever, alışkanlık geliştirmeye eğilim gösterir çünkü beynin en büyük önceliği konfordur. Charles Duhigg, Alışkanlıkların Gücü adlı kitabında beyin-alışkanlık ilişkisini şu sözlerle tanımlıyor:

“Beyin kendi haline bırakıldığı takdirde hemen her rutini alışkanlığa çevirmeye çalışacaktır çünkü alışkanlıklar zihnimizin daha az efor harcamasını mümkün kılar. Enerji tasarrufunu sağlayan bu içgüdü ile alışkanlık, doğal bir akışta oluşur.”

Beynin konfor alanından çıkmak istememesi gelişimin önünde duran çok yaygın bir engel. Konfor alanında kalmak sanıldığının aksine mutluluk değil mutsuzluk kaynağı. Alışkanlıklarla, sabit fikirlerle, tekrarlayan rutinlerle doldurulmuş bir hayatın içinde merak etme, keşfetme, heyecan duyma gibi hislere yer yok. Oysa beynin yeni bir şey öğrendiğinde dopamin salgıladığı kanıtlanmış bir tez. Alışkanlıklar belki gündelik hayatımızı pratikleştirip belli bir düzene sokuyor ama bizi rutine hapsederek merak ve yaratıcılığımızın da önüne geçebiliyor. Bu nokta bizi alışkanlıklarımızın bizdeki yansımaları üzerine düşünmeye itiyor. Alışkanlıkları sorguya çekme vakti…

Ey Alışkanlık! Dost musun, düşman mı?

James Clair kurucusu olduğu Alışkanlıklar Akademisi’nde on binden fazla lider ve yöneticiye alışkanlıkların doğası üzerine eğitim vermiş biri.  Clair bu bilgi birikimini dünya genelinde 9 milyon satışa ulaşan Atomik Alışkanlıklar kitabında okurlarına aktarıyor. Clair, alışkanlıkları iyi ve kötü olarak ayırıyor ve iyi alışkanlık edinmek için dört aşamalı bir yol haritası çiziyor.

İyi alışkanlıklar edinmenin 4 adımı:

  1. İşaret (bir eylemde bulundunuz. Örneğin uyandınız.)
  2. İstek (Zinde ve uyanık olmak istiyorsunuz.)
  3. Tepki (Bir fincan kahve içiyorsunuz.)
  4. Ödül (Arzu ettiğiniz gibi uyanık ve zindesiniz.)

Clair, Atomik Alışkanlıklar kitabında iyi alışkanlıklarla ilgili işimizi kolaylaştıracak tavsiyeler veriyor.

  • Görünür kıl. (Düzenli kitap okumak istiyorsanız etrafınızda ilgini çeken kitaplar olsun.)
  • Cazip kıl. (Rahat bir koltuk, rahatlatıcı müzik, sıcak içecek gibi şeylerle güzel bir okuma ortamı hazırlayın.)
  • Kolaylaştır. (İlk başta kolay okunacak kitaplarla başlayın.)
  • Tatmin edici kıl. (Bitirdiğiniz her kitap için kendinizi ödüllendirin.)

Clair’e göre kötü alışkanlıklar da iyilerle aynı dört aşamadan geçiyor. Burada kötü alışkanlıklardan kurtulmak için yapılması gereken şeyler döngüyü henüz ilk adımda kırmak ve diğer adımların da “ters yönde” ilk adımı takip etmesi.

Kötü alışkanlıkları defetmenin 4 adımı özetle “nasıl görünmez kılarım, nasıl itici hale getiririm, nasıl zorlaştırırım ve nasıl tatmin edici olmaktan çıkarırım?” sorularına cevap veriyor:

  • İşaretleri ortadan kaldırın. (Paketli gıda yeme alışkanlığınızı yok etmek için abur cubur almayı kesin.)
  • Cazip olmaktan çıkarın. (Organik beslenmenin faydaları üzerine odaklanın)
  • Zorlaştırın. (Alışveriş rutininizi değiştirerek paketli gıdaya ulaşmanızı olabildiğince zor hale getirin.)
  • Cezalandırın. (Paketli gıda tükettiğinizde kendinizi yenilmiş hissedin.)

İyi liderlik tarifi: Bolca merak ve aldığı kadar yenilik

Alışkanlıklar -elbette iyi olanları- üzerine sunulan tezlerden biri alışkanlıkların beyni otomatik düşünmeye alıştırıp kişiyi konfor alanına ittiğiydi. Bir diğer güçlü tez ise alışkanlıkların niteliğinin yanında ne için kullanıldığıyla ilgileniyor. Buna göre eğer bir alışkanlık, kişinin pratik yaşamını kolaylaştırmak, basit karar mekanizmasını hızlandırmak için varsa, o alışkanlık kişiye yaratıcılık ve girişimcilik olarak geri döner. En basitinden insan gündelik hayatındaki basit tercihlerde pratikleşir, beyninin karar verme mekanizmasını daha önemli meseleler için kullanır. Clair de alışkanlıkların insana kattığı özelliklere vurgu yaparken; “Alışkanlıklarınız oluşunca ve yaşamın gereklilikleri halledilince zihniniz yeni zorluklara odaklanmakta ve sonraki problemlerde ustalaşmakta özgürdür” der. Clair’in liderlere verdiği Alışkanlıklar Akademisi’nin temel öğretisi de buna dayanmakta. Zihni olabildiğince özgürleştirip, beyindeki yükleri atıp yeniliğe, yaratıcılığa alan açmak. Başarılı liderlerin en şaşmaz özelliği yaratıcı olmaları, bakış açılarını her zaman özgün ve taze tutabilmeleridir. Bir diğer özellikleri ise sabırlı ve istikrarlı karakter yapılarında gizlidir.

Hedefe değil sisteme odaklanın: Gizli potansiyel platosu

Clair, Atomik Alışkanlıklar kitabında bir taş ustasını düşünmemizi ister. Taş ustası elindeki çekici yüz kez önündeki taşa indirir. Görünürde taşta bir çizik bile oluşmaz. Ama usta 101. kez çekici taşa indirdiğinde taş ortadan ikiye yarılır. Clair’e göre bazı insanlar bu son vuruşa odaklanır ve başarının böyle birdenbire, kolay bir vuruşla geldiğini sanır. Oysa gerçek bir lider, varış ipini göğüslemeden önce koşulan tüm yolları, akıtılan terleri bilir. Atomik Alışkanlıklar kitabında buna Gizli potansiyel platosu adı veriliyor. Odaklanılması gereken şeyin hedef değil sistem olduğunu söyleyen Clair bunun da ancak istikrar ve azim alışkanlığı edinilerek başarıldığına vurgu yapıyor.

Alışkanlıkları değiştirmek için “küçük adımlar” yeterli

Alışkanlıkların kaderimiz olduğu, değiştirilemez yasalar gibi hayatımız boyunca onlara bağlı kalmamız gerektiği düşünülür. Oysa başarılı liderler bunun aksine inanan ve uygulayanlardır; alışkanlıklar tıpkı onları elde ettiğimiz ölçüde kolaydır ve bizim için çalıştıkları süre boyunca bizimledirler. Alışkanlık edinmek de ondan kurtulmak da aynı rotayı izler: Küçük adımlar. Herhangi bir alışkanlığınızı düşünün. Onun nasıl hayatınıza yerleştiğini hatırlıyor musunuz? Evet, küçük adımlarla, hayatın doğal ritminde, neredeyse fark etmeden, kendiliğinden. James Clair de Atomik Alışkanlıklar’da ”Küçük iyileştirmeler dikkate değer sonuçlara dönüşür” diyor. Zaten kitabın alt başlığının “Küçük Değişiklikler, Büyük Dönüşümler” olmasının anlamı bu felsefede saklı.