Öne Çıkanlar, WellbeIng, Yeni

ÇALIŞANLARIN KÂBUSU: TÜKENMİŞLİK SENDROMU

İş hayatının yoğun temposu, stres, baskı ve işkoliklik birçok hastalığa sebebiyet verebiliyor. Son yıllarda sıkça duyduğumuz tükenmişlik sendromu da bu hastalıklar arasında. Türkiye’de ve dünyada pandemi süreci ve ekonomik sorunların sonucu olarak işle ilgili stres benzeri görülmemiş seviyelere ulaştı. Çalışan profesyonelleri için zihinsel, duygusal ve fiziksel refahlarını korumak günden güne zorlaşıyor. Günümüzde insanların yaklaşık %70’i iç ve dış stresörlerle ilgili duygusal ve fiziksel yorgunluk yaşıyor. Pandemiyle birlikte ADP Research Institue’nin 50.000 kişi ile yaptığı araştırmalarda ;

  • Çalışan bağlılığı ve dayanıklılık /yılmazlık %2 oranında düştü.
  • Maaş, iş arkadaşını sevme, misyona yürekten inanma kişinin aidiyeti için yeterli olmuyor.

Üstelik Bu gerçeklikler ışığında  bildiğimiz bir şey daha var ki; tükenmişlik sendromu, tedavi edilmezse, yakalanan kişi için tehlikeli bir hal alabiliyor. Peki çözüm ne?

Tükenmişlik sendromu nedir?

Önce tükenmişlik sendromuna biraz daha yakından bakalım… Tükenmişlik Sendromu, ilk kez 1974’te, Alman psikolog Herbert Freudenberger tarafından ortaya atıldı ve “stres ya da fazla çalışma nedeniyle yaşanan fiziksel veya zihinsel çöküş” olarak tanımlandı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise Tükenmişlik Sendromu’nu (Burn-out) 2019 yılında mesleki deformasyon olarak tanımladı. İşle ya da işsizlikle bağlantılı sorunlar başlığı altında yer alan sendrom için “başarıyla yönetilemeyen kronik iş yeri stresi” ifadesini kullanan DSÖ ayrıca sendromun tamamen işle bağlantılı olduğunu ve hayatın diğer alanlarında görülen semptomları tanımlamak için kullanılmaması gerektiğini vurguluyor.

Tükenmişlik sendromunun nedenleri

Tükenmişlik sendromu günümüzde, iş hayatındaki pek çok kişide yaygın bir şekilde görülüyor. Yoğun tempoda çalışan meslek gruplarında sık rastlanan bu durumun ortaya çıkmasında; yoğun iş yükü, belirsiz iş tanımı, aşırı sorumluluk, aşırı stres ve çalışma ortamıyla ilgili problemler başı çekiyor. Bu faktörlerin yanı sıra çalışanlar arasında veya yönetici-çalışan arasında ilişkilerin zayıf olması, işyerinde motive edici unsurların yetersizliği, onaylanma ve takdir eksikliği gibi sebepler faktörler çalışanların mutsuz hissetmesine ve tükenmişlik sendromuna sebebiyet verebiliyor.

Tükenmişlik sendromunun belirtileri

Tükenmişlik sendromu kişiler üzerinde birçok fiziksel ve duygusal belirtiyle kendini gösteriyor. Fiziksel belirtiler arasında kronik yorgunluk, kas krampları, karın ağrısı, güçsüzlük, bulantı, bel ağrısı, uyku bozuklukları dikkat çekiyor. Duygusal sorunlar ise depresif duygu durumu, özgüvensizlik, gerginlik, kızgınlık, sabırsızlık, huzursuzluk ve ümitsizlik gibi negatif duygularla kendini gösteriyor.

Tükenmişlik sendromuyla nasıl mücadele edilir?

Her sorunuda olduğu gibi bunu aşmanın da ilk adımı kişinin bir sorun olduğunu kabul etmesidir. Bu noktada profesyonel destek almak oldukça önemlidir. Yanı sıra, sosyal hayatı zenginleştirmenin, yürüyüş yapmanın, hobilere odaklanmanın, tatile çıkmanın, rutin alışkanlıkları değiştirmenin, nefes egzersizleri ve meditasyonun da tükenmişlik sendromuyla mücadelede faydalı olduğu söylenebilir. Bu süreçte iş-yaşam dengesini doğru ayarlamak son derece elzemdir.

Mc Graw Hill yayınlarından 2021 tarihli Jacinta M. Jimenez’in yazdığı ‘The Burnout Fix’ adlı kitapta bahsedildiği gibi ‘tükenmişliği başlamadan önce durdurabileceğimiz araçları bilmemiz gerekir. Buradaki anahtar nokta, hem bireysel hem de örgütsel düzeyde esenlik ve iyi oluş halini teşvik eden yaklaşımlar sergilemektir.’ Jimenez kitabında bilimsel bir alt yapısı olan ‘’PULSE’’ uygulamalarıyla daha çok anlam ve amaç odaklı bir yaşam sürmeyi ve çevremizdeki kişilerin refahını destekleyebileceğimize dair önerileriyle bu konuda bizlere güncel ve etkili ipuçları sunuyor.  

Diğer taraftan bir başka kaynak olarak yazar Çiğdem Apaydın’ın ‘İş-Yaşam ve Aile-Yaşam Dengesi’ başlıklı adlı kitabı bu konuda güzel öneriler içerir. içermektedir. Tükenmişilk Tükenmişlik sendromuyla mücadelede bir başka önemli nokta husus, özkaynakların öz kaynakların farkında olmak, gerçekçi amaçlar koymak ve pozitif bakış açısı gibi yılmazlık (resilience) olarak tanımlanan “kendini toparlama gücü”nü artıracak noktalara odaklanmaktır.

Yöneticilere de görev düşüyor

Tükenmişlik sendromu yaşayan çalışanlarla ilgili olarak yöneticilere de büyük görevler düşüyor. Yöneticilerin ve işverenlerin çalışanları destekleyici yaklaşımları, iyi bir çalışma ortamı oluşturma çabaları çalışanların ruh sağlığını koruyor ve verimliliği yükseltiyor.
 
Şirketlere de çalışanlarının tükenmişlik sendromu yaşamamaları, bu nedenle motivasyon ve performans kaybına uğramamaları için önlem almaları tavsiye ediliyor. Bu önlemler arasında çalışma ortamını stresten arındırmak, ulaşılamayacak hedefler koymamak, çalışma saatlerini esnetmemek ve çalışanların değerli hissetmelerini sağlamak başı çekiyor.

Tükenmişlik sendromuna odaklanan eğitimimizin içeriğini bu bağlantı üzerinden inceleyebilirsiniz.